Rehber, yol arkadaşı, mentor… Adına ne derseniz deyin, danışmanlık şirketleri; kurumsallaşma ve ihracatta stratejik konumda! ODS Consulting Group Kurucusu Okan Seçkin ile kurumsallaşma ve kurumsal gelişim yolunda danışmanlık şirketlerinin rolünü ve sektörlerde fark yaratan hizmetleri konuştuk.
ODS Grup Şirketi’nin kurucusu ve birçok bağlı şirketin Yönetim Kurulu Başkanıyım. Grup yapımızda yer alan ODS Danışmanlık, ODS Teknoloji ve ODS Investor şirketleriyle birlikte, Türkiye sanayisinin dönüşümüne uçtan uca katkı sağlıyoruz.
Ana faaliyet alanımız olan ODS Danışmanlık, Türkiye’nin en büyük hibe ve teşvik danışmanlık şirketidir. Ayrıca, tamamen bizim tarafımızdan geliştirilen ve sektörde ilk olan uluslararası iş geliştirme danışmanlığı modeli ile firmaların ihracat kapasitesini artırıyoruz. Aynı zamanda insan kaynakları, finans, yönetim, üretim, sürdürülebilirlik ve Turquality gibi başlıklarda kurumsal gelişim danışmanlığı hizmeti veriyoruz.
ODS Teknoloji tarafında ise, SAP gibi bir dünya markasının Türkiye’deki çözüm ortaklarından biri olan Logosoft’un en büyük entegratörlerinden biri olarak, firmaların tüm iş süreçlerini uçtan uca dijitalleştiren çözümler sunuyoruz. Yapay zeka tabanlı yazılımlarımızla şirketlerin verimlilik ve rekabet gücünü artırıyoruz.
ODS Investor ile ise vizyoner, belirli bir ölçekte büyümüş, yüksek kar marjlı ve teknolojik ürünler üreten firmalara yatırım yapıyor veya ortak girişimlerde bulunuyoruz.
ODS Danışmanlık hakkında kısaca bilgi paylaşabilir misiniz?
ODS Danışmanlık, 15 yılı aşkın süredir Türkiye imalat sanayisinin dönüşümüne rehberlik eden, 200’ü aşkın uzman kadrosu ve 4 binden fazla referansı ile sektörün lider danışmanlık şirketidir.
Hibe ve teşvik alanında Türkiye’nin en büyük referans havuzuna sahibiz. Sadece 2024 yılında danışmanlık verdiğimiz firmalara 30 milyar TL’ye yakın hibe ve teşvik kazandırdık.
Bununla birlikte, firmaların ihracat kapasitesini artıran ve tamamen ODS tarafından geliştirilen uluslararası iş geliştirme modelimizle, her yıl yüzlerce firmayı potansiyel müşterilerle bir araya getiriyor ve milyonlarca dolarlık ihracat fırsatları yaratıyoruz.
Bizi farklı kılan, klasik danışmanlık anlayışının ötesine geçerek firmalara yalnızca bugünü değil, 3 yıl sonrasını da birlikte planlama vizyonu sunmamızdır.
Türkiye imalat sanayisine yönelik güncel gözlemleriniz neler? Bu sektör en çok neye ihtiyaç duyuyor?
İmalat sanayimiz güçlü bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyelin önündeki en büyük engel, veriyle desteklenmeyen karar süreçleri, strateji eksikliği ve kurumsallaşmada yaşanan gecikmelerdir.
Bugün sektörün en temel ihtiyaçlarını üç başlıkta özetleyebiliriz:
Kurumsal yönetim bilinci (ölçülebilirlik, şeffaflık, sürdürülebilirlik)
Dijitalleşme ve otomasyon
Uluslararası pazarlara açılmak için doğru iş modeli
Bunlar yalnızca teknik değil; aynı zamanda stratejik rehberlik gerektiren alanlardır. İşletmelerin yalnızca bir danışmana değil, bu süreçleri hayata geçirecek uzun vadeli bir stratejik yol arkadaşına ihtiyacı var. İşte biz bu noktada devreye giriyoruz.
Teşvik ve kamusal desteklerin, makine sanayisi ve talaşlı imalat için rolünü konuşabilir miyiz?
Makine ve talaşlı imalat sektörü, yüksek sermaye gerektiren ve katma değeri yüksek üretim yapılan bir alandır. Bu nedenle kamusal destekler, sektördeki yatırım kararlarında belirleyici rol oynar.
Ancak birçok üretici bu desteklerin farkında değil veya karmaşık süreçler nedeniyle bunlara erişemiyor. Oysa doğru yapılandırılmış bir teşvik stratejisiyle yatırımın geri dönüş süresi yarı yarıya kısalabilir, ihracat için gerekli altyapılar teşviklerle kurulabilir.
Biz ODS olarak, firmalara sadece destek bulmakla kalmıyor, o destekleri en etkin şekilde kullanmalarını sağlayarak yatırım kararlarını optimize ediyoruz.
Bilhassa ihracat yapan sanayicilerimizin danışmanlık firmalarından destek alması neden önemli?
İhracat sadece “Ürün satmak” değildir; doğru pazar seçimi, ticari istihbarat, strateji ve ilişki yönetimi gibi çok yönlü bir planlama gerektirir.
Danışmanlık desteği alan firmalar, zaman kazanır, hata riskini azaltır ve pazara daha hızlı ve doğru girer. Biz ODS’de, firmalara özel olarak geliştirdiğimiz 9 aylık ihracat modeli kapsamında 4 kişilik bir uzman kadro tahsis ediyor, potansiyel müşterilerle yüz yüze ve online görüşmeler organize ediyoruz. Bu yapı sayesinde ihracat süreci şansa değil, sisteme bağlı olarak ilerliyor.
Danışmanlık hizmetlerinizin arasında “Kurumsal Gelişim Danışmanlığı” da var. Sizce bilhassa Türkiye imalatçıları, uluslararası arena karşısında, kurumsallaşma ve markalaşmada hangi hataları yapıyor? Sizin, sanayide rekabetçiliğini artırmak isteyenlere tavsiyeleriniz neler?
En büyük hata: “Büyürsem kurumsallaşırım” inancı. Oysa tam tersi doğrudur: Kurumsallaşırsan büyürsün.
Pek çok imalatçı, operasyonel başarıyı uzun vadeli kurumsal başarıyla karıştırıyor. Finans, insan kaynakları, üretim, iş geliştirme gibi kritik alanların hâlâ birey odaklı ilerliyor olması, ölçeklenebilirliği engelliyor.
Markalaşmada da benzer bir sorun var: Ürün odaklılık var, ama marka hikâyesi ve duygusal bağ eksik. Oysa global pazarda yalnızca ürün değil; markanın taşıdığı mesaj, güven ve sürdürülebilirlik satın alınıyor.
Biz ODS olarak, sunduğumuz kurumsal gelişim danışmanlığı ile firmaların olgunluk düzeyini ölçüyor, onlara özel 3 yıllık yol haritaları oluşturuyoruz. Tavsiyemiz net: “Yatırım bütçenizin bir kısmını ‘kendinize yatırım’ olarak planlayın. Kurumsallaşmak, fabrika büyütmek kadar somut bir kazanç üretir.”